Bu bir "hayal kırıklığı" yazısıdır.


Asıl sorun olan hayal kırıklığı yaşamak değil, hayal kırıklığı yaşamaya alışkın olmaktı sanırım, şampiyonluk maçında takım sürekli saldırır ve top hep direkten döner ya, sen en sonunda "buda mı gol değil ulan" dersin. Bazen hayat gerçekten çok “buda mı gol değil ” tadında oluyor. İbneliğine yapıyormuş gibine geliyor bazen hayat tüm bunları. Saçmalıkların ve samimiyetsizliklerin tam ortasında bir sigara arasında çıkıyor bazen karşına “hayal kırıklığı”. Elini uzatıyor sana sıkmaya korkuyorsun önce, sonra çorap söküğü gibi geliyor “hayal kırıklığın” önce "hayalin" oluyor, günler, haftalar, aylar sonra, çok içki, çok sigara sonra ilk kez “hayal” kurduğunu fark ediyorsun. Sokaklarda sırıtarak yürüyorsun bazen, bazen hiç adetin olmadığı halde dilenciye para veriyorsun, ne biliyim denize falan bakıyorsun mesela,ayıp olmasın diye değil gerçekten gülümsediğini fark ediyorsun,sigarayı içerken içine çok çekemediğini fark ediyorsun dumanı,içinde bir boşluk dolmuşta sigara dumanına yer kalmamış gibi hissediyorsun.Mesela hafta sonu dışarı çıkma gereği duymuyorsun yalancı kalabalığın içinde yerini almak amaçsız geliyor, her şeyi bir anda yapıyorsun hemde. “hayal” kuruyorsun haddini bilmeden, kim olduğunu unutarak, siyahların içinden geldiğini unutarak benliğini unutarak istiyorsun o “hayali”.Sonra yolda yürürken birisi “ateşin var mı kardeş” diye durduruyor seni, çakmağı uzatıyorsun, geri alırken diyor ki sana senin geçmişin izin vermez sana diyor ve gözden kayboluyor. Gözlerini açıyorsun o anda, sadece rüyaymış diyorsun.Sabah uyandığında bir bakıyorsun ki insanlar korkak, insanlar hoyrat, insanlar seni çok sevmiyorlar aslında.İnsanlar sana rüyanda gördüklerinin aynısını söylüyor. Hakkın yok senin diyorlar. “hayal” in “hayal kırıklığın” oluyor. Elinde şişenin dibine kadar olan süre ve odanın havasını boğan duman kalıyor.

Leave a Reply