Cihangirde 8 Saat
8 Eylül 2011
Doğaçlama her zaman plandan daha eğlencelidir tezimizi destekleyen günlerden biriydi. Öğlen evden çıktım ve ozanla nargile içmeye tophaneye gittim. Nargileden artık eskisi gibi tat alamıyordum üstüne bir de nargile cafenin boğuk havası eklenince çok sıkıldım. Batu ozan ve melisle birlikte favori mekanımız olan cihangir merdivenlerine gittik . Sıkıntıdan sonra İstanbulun eşsiz manzarasına karşı bira içmek hoş bir fikirdi.4.00 gibi soğuk biralarımızı alıp demlenmeye başladık.Sıcak, hoş bir hava vardı o gün İstanbulda.Vapurlar,adalar,kız kulesi,martılar,Topkapı sarayı,tophane,Ayasofya,Kadıköy… Böyle bir şehrin eşi benzeri nerede olabilir ki ? 1.5 saat sonra melis kalktı. 3 erkek derin konulardan
konuştuk . Uzun saçlı, şapkalı bir sarhoş enteresan hareketleriyle birden belirdi.Durmadan merdivenleri inip çıkan ve hemen hemen herkesle bir şeyler konuşan bu çılgın sarhoş hepimizin ilgi odağı oldu . Zaman zaman saçmalasa da gerçekten haklı olduğu , doğru söylediği sözlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazlaydı .
konuştuk . Uzun saçlı, şapkalı bir sarhoş enteresan hareketleriyle birden belirdi.Durmadan merdivenleri inip çıkan ve hemen hemen herkesle bir şeyler konuşan bu çılgın sarhoş hepimizin ilgi odağı oldu . Zaman zaman saçmalasa da gerçekten haklı olduğu , doğru söylediği sözlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazlaydı .
Tam bir kargaşa , cümbüş hakimdi bu tatlı Perşembe akşamı merdivenlere .Elindeki midyeleri satamayan , oldukça sinirli 2 midyeci şapkalı sarhoşa sataşarak kendi egolarını tatmin etmeye, sinirlerini sarhoştan çıkarmaya çalışıyorlardı. 3 kere biralarımızı bırakıp adamı kurtarmaya çalıştık.Sonunda midyeciler de yaptıklarının anlamsızlığını anlayıp adamı rahat bıraktılar. Hava hafif hafif kararmaya başlıyordu .Bu sırada yanımıza çok kültürlü oldukları her hallerinden anlaşılan 4 kişi oturdu:Deniz abi , Osman abi , Nur abla ve adını hatırlayamadığım tiyatrocu abi .O sıra şarap içmeye başlamıştık onlar da 1.5 litrelik hastek şaraplarıyla muhabbetimize ortak oldular. Sigaralar , şaraplar paylaşıldı.Hepimiz oldukça keyif aldık muhabbetlerinden. Derken ozan da kalktı ve laptop bakmaya gitti.Ozandan yarım saat sonra da sanat aşığı 4 lü ayrıldı çılgın merdivenlerden. Merdivenlerin bir başka müdavim şarapçısı Kemal (nam-ı diğer Kemalist ) abi yanımıza oturdu ve ağzında diş kalmayan üstü başı perişan halde olan bu abimizle sohbete başladık.Kemalist abi merdivenden aşağı inip yollarına devam eden insanlara afiyet olsun , iyi akşamlar gibi sözler söylüyordu fakat insanlar dönüp bir teşekkürler , sağol ya da eyvallah diyemiyorlardı . İşte o zaman insanların ne kadar yabanileştiğini , yozlaştığını çok iyi anladık .Samimiyet kurmak çok zordu artık bu çağda insanlarla. Kemalist abi , ben ve batu derin bir sohbete daldık.Abimizin ağzında pek diş kalmadığı için sözcükleri anlamak biraz güç oluyordu ama zor da olsa anlıyorduk dediklerini.Deniz Gezmiş’in tutuklu bulunduğu hapishanede görev aldığını o zamanlar askerlik yaptığını anlattı bize Kemal Abi.Artık hava iyice kararmıştı,birden Kemal Abi tabuları yıkan , ağzımızı bir karış açık bırakan o inanılmaz hareketi yaptı; cebinden 10 lira çıkardı ve bize ‘Gidin bununla kendinize içki alın’ dedi.Yüzündeki şok ifadesi çok net belli olan Batu şaşkın bir halde gitti ve tekelden 3 tane bira aldı.Biralarımızı açtık Kemal Abiye de uzattık fakat içmeyeceğini söyledi , merdivenden doğrulup yandaki çimlere doğru yol aldı,yere uzandı ve uykuya daldı.10-15 dakika sonra önümüze 4 kişilik bir grup geldi , içlerinde bir zenci de vardı .Bu Batuyla dikkatimizin o yöne çekilmesi için fazlasıyla yeterli bir nedendi.Hemen tanışıp muhabbete başladık.Adı Dominicti zenci kardeşimizin.Taaaaaaa Arizonalardan kalkıp gelmişti bu pek fazla bilinmeyen merdivenlere.Ama yanındaki Diyarbakırlılarla ne bağlantısı vardı? Nasıl onların arasında bulmuştu kendini? Bunlar aklımızda kalan düşündürücü soru işaretleriydi.Yarım saatlik bir sohbetten sonra bu grup da Galataya gideceklerini söyleyerek ayrıldı merdivenlerden.
Melis,Şapkalı Artist Sarhoş,Ozan,Sanatçı 4’lü ve Kemalist Abi den sonra Dominiclerin de ayrılmasıyla beraber adeta bir boşluk yaşıyorduk Batuyla .Ve hemen yeni birileriyle tanışma kararı aldık aramızda.Arkamızı döndük 2-3 metre yukarımızda 2 genç insan oturuyordu.Biralarımızı kaldırıp sizin için içiyoruz dedik.Pek aldırış etmediler soğuk bir çiftlerdi .Pek fazla da durmadılar zaten onlar da gittiler.Bu kadar karmaşadan sonra sessizlik hiç iyi gelmedi .Derin bir yalnızlık duygusu sardı dört bir yanımızı.Yalnızlığın pençesinden kurtulmak gerekiyordu.Batuyla sarılıp şarkılar söylemeye başladık .Biralar,şaraplar derken kafamız hatırı sayılır bir güzelliğe ulaşmıştı.Batuyla Wish You Were Here ı söyledik uzun uzun. Bir süre sonra sonra arkamızdan aynı şarkıyı mırıldanmaya başladı birileri.Batu sigara yakacaktı ama çakmağı yoktu dönüp söylediğimiz şarkıyı söyleyen gruba ‘Ateşiniz var mı ? ‘ diye sordu.Fakat anlamamış gözlerle baktılar.İngilizce sorduk bunun üstüne .Bu sefer çakmağı verdiler.Ben merdivenlerde 3 tane turistin oturduğuna inanamıyodum bi türlü.İstanbulda yaşayan insanların çoğunun haberi yoktu buradan.Dönüp ‘hanginiz türk ? ’ diye sordum.Cevap alamayınca daha yüksek sesle ‘ hanginiz türk laaan ? ‘diye biraz daha yüksek sesle bir daha sordum .Fakat gene yanıt gelmedi.Tanıştık ve alman olduklarını öğrendik.Alexandria,Tenesce ve Flu. Alman dostlarımızla muhabbeti ilerletmişken yoldan geçen , omzunda gitar olan kel bir adamı durdurdum ve hep beraber çalıp söylemeye ikna ettim.Tenesce gitarı eline aldı ve çalmaya başladı.Ardından ben 3-5 bir şeyler çaldım.Sonra Batu ,gitarın sahibi ve Alexandria çaldı . Merdivenden geçen herkes bize dahil olup şarkılar söylemeye başlamıştı bir anda.Saat 12 30 gibi kafasında enteresan bir şapka olan bir arkadaş geldi.Sanatçı bir görünümü vardı onun da.Kültürlü bir insana benziyordu.Gitarla bize çok hoş bi kaç parça çaldı ve sonra biz kalktık alman arkadaşlarımızı evlerine bıraktık.Geri dönerken Batu elindeki bira şişesini üstünkörü bir biçimde havaya doğru fırlattı (üstelik arkası dönüktü) . Ve o şişe gidip birinci katın camını kırdı.Üsütne bir de Beyoğlu çocuk büro amirliğinin sokağındaydık.İstiklale kadar süren yorucu bir deparın ardından soluğu pendorda aldık.Bahadır bize birer tane yorgunluk sakız shot ı ısmarladı.Erdoğan Abi nin o leziz köftelerinden de yedikten sonra taksiye atladık ve Feriköye gittik.Böylesine inanılmaz saatler geçirip , böylesine eğleneceğimiz aklımızın ucundan bile geçmiyodu merdivenlere oturduğumuzda.Biralarımız bittiğinde Ozan kalkıcam ben dediğinde Batuya devam edersen kalırım ben demeseydim bunları yaşayamayacaktık. O yüzden doğaçlamanın ve anı yaşamanın tadı hiçbir şeyde yok.Taksicinin verdiği 1 dollar o geceye dair tek anımız .En kötü günümüz böyle olsun !
Bomba Diyaloglar ve Laflar !!!
Kemalist Abi : Baba taktı mı tam takar !
-Şapkalı Artist Sarhoş : ………. Amına koyiyim
-Osman Abi : Yanımızda bayan var yanımızda keşke koymadan konuşsaydın
-Şapkalı Artis Sarhoş: Yaaaa o da biliyo bizim çükümüz olduğunu
-Adını Hatırlamadığımız Tiyatrocu Abi : Bilmiyo olsaydı şu an travma geçiriyoduk
Kemalist Abi cebinden 10 lira çıkartır ve der ki : ‘Gidin şunla kendinize içki alın.’
Midyeci Adem ile şapkalı sarhoş kavga ederken;
-Şapkalı Artist Sarhoş: Öldür beni korkmuyorum hadi öldür beni
-Midyeci Adem :Ezan vakti bana küfrettirme amına korum senin
-Şapkalı Artist Sarhoş:Yaaaa koyarsın biliyorum.Öldür beni !!!
Şapkalı Artist Sarhoştan inciler:
-Abi Obama akşam yemeğinde ne yiyo?
Et,üzüm,armut.
Ben ne yiyorum?
Et,üzüm,armut
Abi anlatamıyorum size aynıyız işte hepimiz.
-Hiç kimse benden daha artist olamaz ulan !!!
Benle batuya bakarak :Vay siz de tuborg kırmızı içiyosunuz ağzınızın tadını biliyosunuz
Hemen ardından ozana döner : Sen neden efes içiyosun ?
Ozan:Tadını seviyorum
Artist:Ya bi siktir git amk
BMI..