3 Saat

150 kişilik amfinin en arka sırasında oturmuş, takım elbiseli profesörün adımlarını takip ediyordu göz ucuyla. Profesör yahut eğitim görevlisi her kim ise pek iyi sayılmayan bir İngilizce ile muhasebe dersini anlatmakla meşguldü. "Takım elbise" ve "muhasebe" kavramları yeterince sıkıcı gelirken, eylül ayının son günlerinde baş gösteren bu sıcaklar iyice çekilmez hale getiriyordu önündeki üç saati. Haberlerde bas bas bağırmıştı oysa hava durumunu sunan sarışın kadın, hava sıcaklığı önümüzde ki hafta mevsim normallerinin 6-7 derece üzerinde olacak diye. Buna hazırlıklı olmalıydı. Önlerde oturanların not alma kaygılar, profesörün gözüne girme çabaları komik ve acınası geldi ona ve gülümsedi belli belirsizce. "Muhasebe"...Oldum olası sevemedi bu kelimeyi zaten muhasebesini yapacak kadar çok parasıda yoktu. Hocanın hayatını düşündü, acaba nasıl bir karısı vardı, ya çocukları ? Nasıl bir hayatı vardı ki bu adamın ? Oturduğu yerden adamın yüzüğü var mı yok mu göremiyordu ama böyle bir adam güzel bir kadınla olamaz diye düşündü, belki olabilirdi. Önemlide değildi bu fazla durmadı üzerinde. En arkada oturduğu için hoca dışında kimsenin suratını göremiyordu ama emindi kalabalığın büyük çoğunluğunda aynı sıkılganlık olduğuna. Sadece aralarda dedikodu yaptıkları belli bir kaç kız belli belirsiz sırıtıyorlardı. Erkeklerden bahsediyorlar kesin diye düşündü. Nerden biliyordu ? Belki kadınlardan bahsediyorlardı ya da sadece havalardan. Çıkıp eve gitmeyi düşündü ama evde oturmakta istemiyordu, içki içmek istiyordu tam şu anda. Zaman ibneliğine durmuştu sanki, yoklamayı bekliyordu ama bir türlü yoklama gelmiyordu. İki-üç insan dışında pek sevmiyordu okulu zaten, böyle anlarda iyice çekilmez bir hal alıyordu hayat. Acaba sorun bende mi diye aklından geçirdi. Hayatını düşündü, arkadaşlarını, dostlarını ve kadınları. Hayatına hatrı sayılır sayıda kadın girmişti, başarılı sayılmazdı bu konuda. ş laf ebeliğine geldiğinde, flört etmeye gelince tamamdı ama kadınlardan korkuyordu aslında. Aşk kavramını düşündü, "aşkı sırtına alıp taşıyan, evladım" diyen Adrian'ı, "Babam öldüğü gün aşık oldum, bazen öyle olur, kötü şeyler arka arkaya gelir" diyen Ç'yi düşündü. Bu kadar karmaşık ve bu kadar gel-git doluydu hayatı. Aradığı bir kadın yahut içki,araba,giysiler,para vs. değildi. Huzursuz bir tatminsizlik sarmıştı dört bir yanını. T-shırt ü terinden ıslanmaya başlamıştı, kumlarda uzanıp sigara içmenin hayalini kurdu, kumlarda uykuya dalmanın. Olacak gibi değildi. Geçmezdi bu üç saat. Uyumaya karar verdi en arka sırada, kafasını koydu.

Leave a Reply