İstanbul'a notlar

Sanayiden denize, okuldan çıkıp bilinmezliğe… Yürüdüm durdum İstanbul’un gizemli sokaklarında. Kargaşa. Gürültü kirliliği bile güzel bu garip şehirde. Mümkün müdür sevmemek bu şehri ? Mümkün müdür simit atmamak martılara , tırmanmamak Galata’nın yokuşunu, kucaklamamak Eminönü’nden yarım kalmış metropolü. Salaş bir pilavcıda yediğin pilav, kuledibinde içilen çay, merdivenlerde içilen şarap… Yürüyerek hissetmek şehrin o büyüleyici dokusunu, buz gibi havada, çılgınca yağan yağmurda. Belki kaybetti kokusunu bakkallar, belki daha az koşturuyor sokaklarda çocuklar, belki çok daha kötü bakıyor birbirlerine insanlar, belki sıkıntıda esnaflar, belki yok oldu ağaçlar, belki eskisi gibi yaşanmıyor aşklar, söylenmiyor şarkılar, tokuşturulmuyor rakılar, kucaklanmıyor dostlar, çoğaldı yalanlar. Ne olursa olsun, bu şehirde hala yaşanacak çok şey var.

Leave a Reply