Dır dırı dıt . Dırı dırı dıt. Dırı dırı dıt.
Zorlanmadan açtı robot gözlerini, alışmıştı bu duruma. İçinden isyan etmek gelmiyordu çünkü onun bir ritüeliydi bu . Apar topar kalktı yataktan, yüzünü üstünkörü yıkadı , takım elbisesini geçirdi üstüne, hızlı adımlarla çıktı evden.

Kendini bildi bileli programlanıyordu başkaları tarafından. Onun hakkındaki kararları hep başkaları vermişti. Başkalarının istediği okullarda okumuş, başkalarının istediği bir arkadaş çevresi olmuş , başkalarının istediği biriyle evlenmiş, başkalarının istediği şeylerden hoşlanmış, başkalarının istediği yerlere gitmiş, başkalarının istediği dine inanmış, başkalarının istediği kadar bilgi öğrenebilmiş… Kısaca başkalarının hayatını yaşamıştı , yaşıyordu ve yaşayacaktı. Farkında değildi tabi bunun, çünkü o başkalarının istedikleri bunun farkında olmamasıydı. Başkalarının istediği beyni kullanıyordu. Başkalarının istediği meslek onun için kendi mesleği olmuştu. Ve sabahın köründe , otobüste sıkışarak başkalarının işine gidiyordu . Komik bir maaş, evde bakması gereken bir kadın ve 2 tane çocuk , dırdır eden akrabalar, sürekli bir yarış içinde olma hali. Kendi için hiçbir şey yapmamıştı, yapamamıştı şu hayatta. Ama işin trajik yanı bunu fark edip, üzülmüyordu bile. Çünkü yaptığı her şeyi yapmak zorundaydı ona göre , öyle olması gerekiyordu. Bu topraklar, herkesin düşünme hakkının olduğu topraklar değildi, zira o da öyle olmaması gerektiğini düşünüyordu. Ona göre  karısının ve çocuklarının da söz hakkı ve düşünceleri yoktu. O başkaları tarafından programlanmıştı, çocukları da tabii ki onun tarafından programlanacaktı.

Sıkışan trafikte bir an aklından geçti bunlar, durağı kaçırmıştı okkalı bir küfür savurdu içinden . Düşünmek zararlıydı büyükleri haklıydı bak düşünmek ona pahalıya mal olmuştu işine geç kalmıştı . Kırmızı tuşa bastı , ilk durakta indi. Anlamsız hayatına doğru sistematik adımlar attı.