5 Şubat 2012. Bugün büyük bir gün. Bugün derbi günü. Senelerdir her derbi günü içimi bir heyecan kaplar. Ya statta ya da arkadaşlarımla bir barda, kafede izlerim derbileri. Erken kalkar, saatler öncesinden dışarı çıkarım. Muhabbet, alkol, tezahüratlar, hoplamalar zıplamalar… Bir huzur kaplar içimi. Sonucu ne olursa olsun o maç başlamadan önceki heyecan tarif edilemez, o an çok hoştur. Stada doğru meşaleyle, tezahüratlar eşliğinde yürüyüş gibisi yoktur. Maç oynanırken değişik değişik totemler denenir, komiktir belki çocuk işi gibi gelebilir size ama o an insanın ruhunu rahatlatır. Ama bugün derbiye futbol olarak konsantre olmak çok güç . Neden mi? Gelin 7 ay geriye gidelim.
Çoğu insan ister kendi zevklerine ve yaşam biçimine ait bir şeye sahip olmayı.Mesela bir bar düşünün;
Tarihi bir binanın giriş katında tahtadan kapısı bulunan.Uzun ve sadece tahtadan oluşan bir bar.Önünde az sayıda yüksek taburesi bulunan.Barın arkasında tahtadan küçük raflar içki şişelerini yerleştirmek için.Duvarları sadece bulunduğu binanın taşlarından oluşan, sıvasız ve boyasız.Küçük bir müzik çalar, barın sağ köşesinde.Öyle büyük hoparlörler yok.İnsanların kafasının şişmesi istenmediği için küçük boyutta 4 köşeye yerleştirilmiş küçük hoparlörler.Çalan müzikler kafa patlatan cinsten değil.Ne fazla hızlı nede fazla yavaş.70 ler ve 80 lerin soft müzikleri hakim olan.Her insanın zevkine